En iyi rol yapan oyuncu neden iyi rol yapıyor ?
Kendinize belki bu soruyu soruyor olabilirsiniz. Bu nasıl rol yapmak, ne güzel rol yapıyor, harika oyunculuk vs. Bu sorunun en güzel cevabı ise biz onun rol yaptığını anlamayız.
Aslında o oyuncuyu sosyal hayatımızda tanımayız. Ne yer ne içer, nelere güler, nelerden hoşlanır, kızdığında bakışları nasıldır, nasıl kahkaha atar bunları bilemeyiz. Ama o oyuncunun dizi ve filmlerde sergilemiş olduğu rollerle sanki o oyuncunun karakteri buymuş gibi düşünürüz ve o oyuncuyu öyle kabul ederiz.
Eğer bir oyuncunun rol yaptığını anlarsanız bu o oyuncunun tam anlamıyla o role bürünemediği ve o rolü iyi yapamadığını göstermektedir. Yani sadece rol kesmektedir.
İyi rol yapan oyuncu o rolün duygularını, düşüncelerini, hareketlerini, tavırlarını bir bütün olarak benimsediği karakterdir.
Nasıl bir karakteri canlandırdıysa onun gibi düşünür, onun gibi konuşur, onun gibi hareket eder. Artık oyuncumuz o karakter olmuştur. İşte bu nedenle karşımızda o oyuncuyu değil, karakteri görürüz. Her dizi ve filmde farklı karakterlere bürünse de başarılı olduğu için her seferinde bizi inandırır. Oyuncumuz artık rol yapmıyordur. Canlandırdığı karakter olmuştur.
İş hayatında da bu böyledir. Gelin bir örnekle bunu anlatmaya çalışayım.
Bir Çağrı Merkezinde Müşteri Temsilcisi olarak işe başladığınızı düşünün. Oynamanız gereken rol, telefon ile arayan müşterilere en iyi ve kaliteli hizmeti vermek olacak.
Sizi arayan müşteriler sizin nasıl bir karaktere sahip olduğunuzu bilmez. Sadece ses tonunuzdan sizi zihninde canlandırmaya çalışır. Eğer neşeli bir ses tonuyla telefonu açarsanız ve telefon görüşmesi boyunca ses tonunuzu hiç bozmadan ve müşteriye yardımcı olacağım hissiyatı verirseniz, telefonun karşısındaki müşteri sizin ne kadar iyi bir çalışan olduğunuzu düşünür.
Belki aynı müşteri temsilcinin başına gün içerisinde kötü bir olay geldi ve morali çok bozuk, ama telefonunun başında bürünmüş olduğu rolü kadar iyi oynadı ki karşısındaki müşteri bunu anlamadı.
Gel gelelim aynı müşteri temsilcisi aylarca bürünmüş olduğu rolü o kadar iyi oynadı ki göstermiş olduğu başarı performansına yansıdı ve kariyer olanakları onu bir üst seviyeye taşıdı. Artık o müşteri temsilcisi değil, bir Takım Lideri.
Yapması gereken müşteri temsilci gömleğini (rolünü) çıkartıp, Takım Lideri gömleğini giymek olacaktır. Bundan sonraki zamanlarda yeni rolünü en iyi şekilde oynamaya çalışacaktır.
Rol yapmak her ne kadar olumsuzluk, yapaylık, samimiyetsizlik çağrıştırsa da zaten gün içerisinde hepimiz roller yapıyoruz. Eğer bu rol yapma işini ciddiye alırsanız bir satış görüşmesinde, bir sunumda, bir konferansta, işiniz ya da sosyal hayatınızla ilgili bir konuda olmasını istediğiniz bir karaktere bürünürseniz onun gibi olur onun gibi konuşur, onun gibi hareket etmeye çalışırsanız sonunda arzu ettiğiniz karakter olursunuz. Karşınızdaki insanlar sizi o şekilde görür ve öyle kabul ederler.
Ne kadar çok rol yaparsanız, o kadar çok karaktere sahip olursunuz.
ROL YAPMAK YALAN SÖYLEMEK DEĞİLDİR. Bu sizi yalancı yapmaz.
Sadece zihninizle bir oyun oynayıp, farklı başarılı karakterlere bürünüyorsunuz. Sesiniz aynı ama bakışlar, konuşma şekliniz ve tavırlarınız farklı olacak.
Bu rol yapma becerisini ne kadar farklı karakterler için uygularsanız bir o kadar başarılı olursunuz.
Tek şart vazgeçmeden, tekrar tekrar denemek.
Hepinize iş ve sosyal hayatınızda başarılar diliyorum.
Roller ve roller. İşte tüm mesele bu 😉